Kültür sanat

Bildiğiniz Tüm Boyutları Unutun: Evren Sandığınızdan Çok Daha Karmaşık!

Çoğumuz boyut denilince aklımıza hemen üç temel boyutu getiriyoruz: uzunluk, genişlik ve derinlik. Biraz daha düşününce belki zaman boyutunu da ekliyoruz. Ancak teorik fizikçilere göre gerçek çok daha karmaşık ve ilginç.

Çoğumuz boyut denilince aklımıza hemen üç temel boyutu getiriyoruz: uzunluk, genişlik ve derinlik. Biraz daha düşününce belki zaman boyutunu da ekliyoruz. Ancak teorik fizikçilere göre gerçek çok daha karmaşık ve ilginç.

Sicim teorisine göre evren en az 10 boyutlu! Üstelik bunların çoğunu algılayamıyoruz bile. Peki nasıl oluyor da bu kadar çok boyut var ve biz bunları göremiyoruz? Teorik fizikçiler bunu çok basit bir örnekle açıklıyor: Uzaktan baktığınızda bir telefon kablosu size tek boyutlu bir çizgi gibi görünür. Ancak yaklaştığınızda aslında yuvarlak ve üç boyutlu olduğunu fark edersiniz. İşte diğer boyutlar da buna benzer şekilde, gözümüzün algılayamayacağı kadar küçük ölçeklerde "katlanmış" durumda.

Bu kadar çok boyutun varlığı sadece teorik bir fantezi değil. Fizikçiler, evrenin işleyişini tam olarak açıklayabilmek için bu boyutlara ihtiyaç duyuyor. Kuantum mekaniği ve genel görelilik teorilerini birleştirmeye çalışırken, dört boyutlu bir evrende denklemler çalışmıyor. Ancak 10 boyut eklendiğinde matematik anlamlı hale geliyor.

Bazı fizikçiler daha da ileri giderek 11 uzay boyutundan bahsediyor. Hatta Bosonik sicim teorisi 26 boyut olduğunu öne sürüyor ki bu şu an için fizik dünyasının kabul ettiği en yüksek sayı. Bu teoriler bize evrenin, algılayabildiğimizden çok daha karmaşık ve çok katmanlı olduğunu gösteriyor.

Tıpkı iki boyutlu bir kağıt üzerindeki karakterin üçüncü boyutu hayal edememesi gibi, biz de diğer boyutları algılayamıyoruz. Belki de günlük hayatta gördüğümüz her şey, çok daha büyük bir gerçekliğin sadece küçük bir yansıması. Sicim teorisi hala tartışmalı ve kesin olarak kanıtlanmış değil, ancak fizik dünyasının en heyecan verici araştırma alanlarından biri olmaya devam ediyor.

Brian Greene'in güzel bir benzetmesiyle bitirelim: "Uzaktan baktığınızda telefon telleri tek boyutlu bir çizgi gibi görünür. Ama yaklaştığınızda aslında yuvarlak ve üç boyutlu olduğunu görürsünüz." Belki de diğer boyutlar da tam burnumuzun dibinde, sadece göremiyoruz!