Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde gerçekleşen 18 Mart Çanakkale Muharebesi, her ne kadar Osmanlı’nın kurtuluşunu getirmese de Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atacak kahramanların hikayesinin yazıldığı ilk yerdir. İtilaf Devletleri’ne karşı milyonda bir ihtimal olan zaferi getiren kahraman ve fedakar Türk askeri, Çanakkale topraklarında sadece bir destan hikayesi değil, sayısız acı ve yokluk hikayelerini de bıraktı. 110 yıldır kutladığımız Çanakkale Zaferi’nin bilinmeyen yönlerini sizler için derledik.
Tarihin en kanlı ve destansı savaşlarından biriydi
İtilaf Devletleri’ne karşı birçok cephede ağır yenilgiler alan Osmanlı İmparatorluğu’nun son kalesi Çanakkale Boğazı’ydı. Düşman kuvvetler bu boğazı geçtiği takdirde İstanbul’u alacak ve Osmanlı Devleti’nin sonu resmen gelecekti. Çok çok düşük bir ihtimale rağmen bu savaşı kazanacağına dair inancını yitirmeyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun yanında olan Türk askeri, ölüm pahasına boğazı İtilaf Devletleri’ne vermedi. Savaşın dikkat çeken fakat fazla bilinmeyen detaylarından birisi de şuydu ki, bölgede bir metrekareye düşen mermi sayısı tam olarak ‘’6000’’ idi. Bu oran dünya tarihinde çok çok nadir rastlanan bir sayıdır.
Ayrıca iki merminin havada çarpışma ihtimali 600 milyonda bir iken bu ihtimal Çanakkale Savaşı’nda gerçekleşti. Çarpışan mermilerden bazıları müzelerde sergilenmeye devam ediyor.
Mayın gemisi ‘’Nusret’’in gizli operasyonu
Çanakkale Zaferi'nin en kritik anlarından biri, Nusret Mayın Gemisi'nin Erenköy mevkiine döşediği 26 mayındı. 7 Mart gece yarısı, düşman devriye gemilerinin gözünden kaçan Nusret, karanlık sulara sessizce ölümcül mayınlarını bırakarak zaferin kapısını araladı. İngiltere'nin “Asla batırılamaz” olarak nitelendirdiği IRRESISTABLE zırhlısı, bu mayınlarla sulara gömüldü. Nusret'in cesur komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey, zaferin heyecanını kaldıramayan kalbinin durmasıyla şehit oldu, ancak onun bıraktığı miras, zaferi getiren en önemli etkenlerden biri olarak tarihe geçti.
Türk ordusunda bir daha 57. Alay olmadı
Yaş aralığı 15-42 aralığındaki 251 bin 309 Türk askeri ile 252 bin 446 İtilaf askeri, Çanakkale yarımadasında çarpıştı. Bu askerlerin bazıları ya şehit oldu, ya kayboldu ya da yaralı olarak kurtarıldı. Bu büyük kaybın ve fedakarlığın ardından Türk ordusunda günümüzde bile artık ‘’57. Alay’’ artık yoktur. Bunun nedeni ise şehit olan kahramanların milletin gönlünde canlı olmasıdır.
Atatürk’ten tarihe geçecek emir
25 Nisan 1915’te İtilaf Devletleri, denizden geçemedikleri Çanakkale Boğazı'na karadan çıkarma yapmaya karar verdiklerinde, Arıburnu'nda görevli Mustafa Kemal, tarih yazacak bir emir verdi:
"Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!"
Bu sözler, Türk askerindeki inanç ve kararlılığı simgeliyordu. Ölümün kaçınılmaz olduğunu bilen Mehmetçik, siperlerden çıkıp vatanı uğruna şehadete yürüdü.
Göğüslerinde mendil, yüreklerinde cesaret
Çanakkale siperlerinde şehit olan 2500 askerin göğsünden çıkan oyalı mendiller ise vatan sevgisinin ne denli kuvvetli olduğunun bir kanıtıydı. Şehit askerlerimize eşlerinden, nişanlarından ve yakınlarından kalan bu mendiller, yüreklere kor gibi düşen bir ateş gibi geliyor.
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane hiç mezun vermedi
1915’te Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye kaydolan birinci sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale’de şehit düşmüş, bu yüzden okul 1921 yılında mezun verememişti. Türk milletinin bağımsızlık uğruna ödediği bu bedel, Çanakkale Zaferi'nin unutulmaz yönlerinden biri olarak tarihe kazındı.
Çanakkale’de bizlerin varlığını sağlayan on binlerce şehidin anısına haberimize şu dörtlükle veda etmek istiyoruz:
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun