İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu, 18 Mart 2025’te aldığı kararla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 28 kişinin lisans diplomalarını iptal etti. Gerekçede, 1990 yılında İşletme Fakültesi İngilizce programına usulsüz yatay geçiş yapan 38 öğrenciden mezun olan 28’inin işlemlerinin mevzuata aykırı olduğu belirtildi. “Yokluk” ve “açık hata” gerekçeleriyle alınan karar, başta İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığı olmak üzere siyaseti derinden etkiledi.
İddialar:
Tanınmayan kurumlardan geçiş yapmışlar
Üniversitenin açıklamasına göre, usulsüz yatay geçiş işlemleri YÖK kararlarına ve mevzuata aykırı yapıldı. Bazı öğrencilerin geçiş için gerekli not ortalamasını tutturamadığı, transkriptlerinde “FF” notları bulunduğu ve geldikleri üniversitelerin tanınmayan kurumlar olduğu tespit edildi.
Geçişte farklı bir üniversiteyi göstermiş
İç soruşturma raporuna göre, bazı öğrenciler Kuzey Kıbrıs’taki Girne Amerikan Üniversitesi’nden geçiş yaptığı halde belgelerinde Doğu Akdeniz Üniversitesi’ni gösterdi. Bu isimlerden biri de Ekrem İmamoğlu’ydu. Raporda, İmamoğlu’nun 1988’de Girne Amerikan Üniversitesi’nde başladığı eğitimi sırasında derslerini geçtiği ve not ortalamasının yeterli olduğu; 1990’daki yatay geçişte ise yanlış üniversite ismi verdiği belirtildi.
Şartları sağlamayanların geçişi kabul edilmiş
Bazı diğer öğrencilerde ise daha çarpıcı usulsüzlükler yer aldı. Örneğin Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı’nın babasının fakültede görevli olduğu, genel geçiş şartlarını sağlamadığı halde kabul edildiği tespit edildi. Mustafa Arıtürk adlı öğrenci ise resmi geçiş dönemi dışında başvurduğu halde kabul edildi.
İmamoğlu'nun avukatlarından savunma
İmamoğlu’nun avukatları ise o dönem Kuzey Kıbrıs’taki üniversiteler için “tanınma” veya “denklik” şartının aranmadığını, İmamoğlu’nun not ortalaması ve tüm koşulları sağladığını vurguladı. Evrakta sahtecilik veya usulsüzlük olmadığını, yatay geçişin ilan edilen kontenjan dahilinde ve yönetim kurulu kararıyla yapıldığını belirttiler.
İddiaların zamanlaması manidar
Kararın zamanlaması, akademik gerekçelerin ötesinde siyasi saiklerle verildiği iddialarını güçlendirdi. Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart 2025’te CHP tarafından cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklanmaya hazırlanırken gelen iptal kararı, sürecin siyasi bir hamle olduğu yorumlarına yol açtı.
Türkiye’de cumhurbaşkanı adayı olabilmek için dört yıllık üniversite diploması zorunluluğu bulunuyor. Bu şart, iptal kararının İmamoğlu’nun adaylığını engelleme amacı taşıdığı iddialarını artırdı. İmamoğlu ve ekibi, sürecin iktidar baskısıyla başlatıldığını savundu.
Dekan, "Diploması geçerli" dediği için görevden alınmış
İmamoğlu, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Ahmet Köse’nin yıllar önce diploma geçerli dediği için görevden alındığını hatırlatarak, üniversite ve YÖK içerisinde siyasi müdahale yapıldığını öne sürdü. İktidar ise 1989-2001 arası 11 bin öğrencinin yatay geçiş işleminin incelendiğini, bunun geniş kapsamlı bir denetim olduğunu savundu.
Gerekli yerlere itirazlar yapıldı
İmamoğlu’nun avukatları karara itiraz edeceklerini açıklayarak, İstanbul İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma ve iptal davası açacaklarını duyurdu. Hukukçular, üniversite yönetim kurulunun değil fakülte yönetim kurulunun böyle bir yetkisi olduğunu belirterek kararın “yok hükmünde” olduğunu savundu.
35 yıl sonra gelen karar
“Açık hata” gerekçesinin bu dosya için geçerli olmadığını söyleyen avukatlar, ortada tereddütlü bir durum varsa açık hata sayılamayacağını vurguladı. Ayrıca öğrencinin kusurunun olmadığını, 35 yıl sonra alınan bu kararın hukuk güvenliğine aykırı olduğunu belirtti.
İmamoğlu 5 Mart'ta ifadeye çağrılmıştı
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, YÖK raporu ve gelen ihbarlar doğrultusunda İmamoğlu hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan soruşturma başlattı. Savcılık, İmamoğlu’nu 26 Şubat 2025’te ifadeye çağırdı. İmamoğlu 5 Mart 2025’te savcılığa giderek ifade verdi.
Soruşturma kapsamında bilirkişi raporları ve delil toplama süreci devam ediyor. İmamoğlu’nun avukatları, müvekkillerinin kasten sahte belge sunmadığını, cezaen suç oluşmayacağını belirtti. Ancak soruşturmanın ilerleyen aşamalarında dava açılabileceği ve bunun siyasi süreci doğrudan etkileyeceği değerlendiriliyor.
Sosyal medyada tepki büyük
Diploma iptali kararı kamuoyunda ve sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İmamoğlu’na destek mesajları #ekremimamoglu etiketiyle gündeme taşındı. İBB Başkanı, iftar programında yaptığı canlı yayınla halka seslendi. “Bu yolda ben yılmam, yorulmam. Koşmaya devam.” diyen İmamoğlu’nun yayını milyonlara ulaştı.
Vatandaşlar, Gezi sürecini hatırlatan şekilde camlarına “Hak, Hukuk, Adalet” yazıları yansıttı, tencere tava çaldı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve mezunları da “#DiplomamaDokunma” etiketiyle sosyal medyada tepkilerini dile getirdi.
Uluslararası basın ne söyledi?
Diploma krizi Türk basınında manşetlere taşındı. Anadolu Ajansı usulsüzlük iddialarını öne çıkarırken, muhalif yayınlar siyasi boyuta dikkat çekti. Uluslararası basında Reuters, AP ve BBC gelişmeleri İmamoğlu’nun siyasi kariyerine darbe olarak yorumladı.
Diploma iptalinin hemen ertesi günü İmamoğlu ve bazı İBB bürokratları ihale usulsüzlüğü ve terör örgütüne yardım iddialarıyla gözaltına alındı. Muhalefet, bu gözaltının diploma sürecinin devamı olduğunu savundu.
Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu “halkın iradesine müdahale” uyarısı yaparken, Almanya Başbakanı Scholz, gelişmeleri üzüntüyle karşıladığını belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı hukukun üstünlüğü vurgusu yaptı. Uluslararası Af Örgütü ve Human Rights Watch da açıklamalarla İmamoğlu’na destek verdi.
Gözler yargıya çevrildi
İmamoğlu’nun diplomasının iptali, salt idari bir işlem olmanın ötesine geçerek Türkiye’nin siyaset ve hukuk sahnesinde ciddi bir kırılma yarattı. 1990’daki tartışmalı yatay geçiş, 35 yıl sonra siyaseti de içine alan bir krize dönüştü. Gelişmeler, Türkiye’nin demokrasi sınavında kritik bir gösterge haline gelirken gözler yargı sürecine çevrildi.