Türkiye son dönemde dezenformasyonla mücadele için önemli adımlar atmakta. İletişim Başkanlığı vesilesiyle özellikle sosyal medya dezenformasyonunun önüne geçmek isteyen hükümet, 2020 yılında çıkan sosyal medya yasasıyla da platformların yasal çerçevede hareket etmesi zorunluluğunu koşmuştu.
Bu hamleler toplumun bazı kesimleri tarafından “sansürün yasallaşması” ve “otosansür” şeklinde eleştirildi, ancak mevcut hükümet herhangi bir geri adım atmadı.
Dezenformasyonla mücadelede bir adım atmak isteyen hükümetin gündeminde son dönemde “etki ajanlığı yasası” olarak da bilinen bir teklif mevcuttu.
Kara propagandaya karşı son adım olarak tanımlanan etki ajanlığı yasası kapsamında, ülke aleyhine dezenformasyonda bulunan, ülkenin ekonomik, toplumsal ve kamusal düzenini bozanlar hakkında ciddi cezalar öngörülmekteydi.
Muhalefet partileri tarafından ciddi tepkiyle karşılanan etki ajanlığı yasası ile ilgili bugün önemli bir gelişme yaşandı; yasa, son yargı düzenlemesinden çıkartıldı.
CHP Genel Başkanvekili Murat Emir, konuyla ilgili “Kamuoyunda etki ajanlığı olarak bilinen kanun teklifi, haftalardır sürdürdüğümüz gerek halkımızın büyük desteğini alarak kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarımız ile gerek meclisteki çalışmalarımız ve eleştirilerimiz sonucunda an itibari ile geri çekildi.” İfadelerini kullandı.
ETKİ AJANLIĞI NEDİR?
Etki ajanlığı, siyasi literatürde, “bir ülkenin, savaşa başvurmaksızın propaganda yöntemiyle başka bir ülkedeki görüş ve davranışları etkilemek için yapılan faaliyetler” şeklinde tanımlanmaktadır.
Tanımı oldukça esnek ve geniş kapsamlı olan etki ajanlığı, kara propaganda ve dezenformasyon yöntemleriyle yürütülmektedir.
Etki ajanlığı tanımının geniş olması, bu tanımın kötüye kullanılabilmesine de yol açmaktadır, bu nedenle de bu durumun bir düzenlemeyle kontrol altına alınmak istenmesi sansür eleştirilerini de beraberinde getirmektedir.