Amerika’daki bir Cadılar Bayramı eğlence şirketi olan America Haunts’a göre, Amerikalılar yalnızca korkutulmak için korku evlerine yılda 500 milyon dolardan fazla para harcıyor. Ülkemizde de durum çok farklı değil milyonlarca insan yıl boyunca korku evleri, filmleri, dizileri ve kitaplarıyla bu tutkuyu yaşıyor.
Bazı insanlar için bu korku merakı anlamsız görünebilir. Okul saldırıları, çocuk istismarı, savaşlar – gerçek hayatta zaten yeterince korkunç olay varken, neden eğlence için yapay korkular arıyoruz?
Dopamin rahatlama ve keyif hissi sağlıyor
Kendinizi tehdit altında hissettiğinizde vücudunuzda adrenalin yükselir ve evrimsel kaç ya da savaş tepkisi devreye girer. Kalp atışlarınız hızlanır, nefes alışverişiniz derinleşir ve kan basıncınız artar. Bu, vücudunuzun tehlikeye karşı hazırlandığı bir savunma mekanizmasıdır. Ancak bu reaksiyonu, bir zombi dizisindeki ani bir korku anında yaşadığınızda, herhangi bir gerçek tehlike olmadan bu heyecanı tadabilirsiniz. Tehlike geçtiğinde ise vücudunuz dopamin salgılar ve bu da rahatlama ve keyif hissi verir.
Kontrollü korku deneyimi asosyal bağları geliştiriyor
Bir çalışmada, araştırmacılar yüksek yoğunluklu bir korku evini ziyaret eden kişilerin, bu kontrollü korku deneyiminden sonra daha az beyin aktivitesi gösterdiklerini ve daha az anksiyete yaşadıklarını buldu.
Korkunun aynı zamanda sosyal bağları güçlendirme etkisi de görüldü. İnsanlar, sosyal bir gruba ait olma hissine güçlü bir ihtiyaç duyar. Büyük bir korku deneyiminden beraber geçen insanlar, aralarındaki bağı kuvvetlendirir. Yani korku dolu bir filmi arkadaşlarla izlemek ya da sevgiliyle korku evine gitmek, sosyal ilişkilerinizi güçlendirmeye de yardımcı olabilir.
Kontrollü korku deneyimleri psikolojik direnci arttırıyor
Son olarak, kontrollü korku deneyimleri, en kötü senaryolara duygusal olarak hazırlıklı olmanızı sağlayabilir. Örneğin, COVID-19 pandemisi sırasında korku filmlerine maruz kalan kişilerin, diğerlerine göre daha psikolojik olarak dirençli oldukları görüldü. Korku medyasına maruz kalmak, bu tür gerçek dünya tehditlerine hazırlıklı olmanıza yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, kontrollü korku deneyimleri, hayatta kalmamız ve uyum sağlamamız için önemli bir araç gibi görünüyor. Korku, sosyal bağları güçlendirebilir, güçlü pozitif duygular uyandırabilir ve gelecekteki korkulara hazırlık sağlayabilir.
Bu makale The Conversation'dan Creative Commons lisansı altında yeniden yayınlanmıştır . Orijinal makaleyi okuyun .