Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaş, 13 uzun yılın, sayısız ölümün ve yıkımın ardından geçen hafta Beşşar Esad'ın devrilmesiyle resmen son buldu.
Ülkede an itibariyle bir geçiş hükümeti kurulmuş vaziyette; bu hükümet, 1 Mart tarihine kadar görev yapacak ve yeni dönemin yol haritasını çizmek için çaba sarf edecek.
Hükümet için iç ilişkiler kadar dış ilişkiler de büyük önem arz ediyor; bunun en büyük sebebi iç savaş döneminde kurulan dengelerin de tamamen yıkılacak olması. Rusya ve İran gibi Beşşar Esad'ı destekleyen büyük güçlerin nasıl adımlar atacakları merak konusu.
Dış politikada Suriye için en büyük öneme sahip ülkelerden biri de Türkiye. Suriye'nin kuzey komşusu olan Türkiye, savaş döneminde açık bir şekilde Beşşar Esad'ın karşısında taraf olmuş ve yer yer muhalif gruplara destek de vermişti.
26 Mart 2012 tarihinde Suriye ile tüm diplomatik ilişkileri sonlandıran Türkiye, tam 12 yıldır Suriye'de herhangi bir şekilde elçi bulundurmamaktaydı.
İç savaşın sona ermesi ve muhaliflerin başa geçmesinin ardından bu durum da son buldu; Türkiye, 13 Aralık 2024 tarihinde Suriye'ye maslahatgüzar atayarak diplomatik ilişkileri 12 yılın ardından yeniden başlattı.
Bu görev için oldukça tecrübeli bir isim tercih edildi; Moritanya'da Nuakşot Büyükelçisi olarak görev yapan Burhan Köroğlu, Suriye nezdinde Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı olarak atandı.
MASLAHATGÜZAR NE DEMEK?
Sözlük anlamıyla maslahatgüzar, "genellikle çeşitli sebeplerden büyükelçi atanmayan veya atanamayan bir ülkeyle diplomatik ilişkileri yürütmek üzere görevlendirilen veya misyon şefinin yokluğunda ona vekalet eden diplomat" anlamına gelmektedir.
Maslahatgüzarlar çoğunlukla arası gergin iki ülke arasında görev yapmaktadırlar. Eğer ki o esnada geçici olarak görevde bir büyükelçi veya elçi yoksa "geçici maslahatgüzar", eğer ki kalıcı olarak görevde bir büyükelçi veya elçi yoksa "sürekli maslahatgüzar" unvanını taşımaktadırlar.
Burhan Köroğlu'nun geçici maslahatgüzar olarak atanmasının sebebi, Türkiye'nin en kısa süre içinde Suriye ile ilişkileri büyükelçilik boyutuna çekmek istemesi, dolayısıyla kendisinin "sürekli maslahatgüzar" olacak bir durumu bulunmamakta.