İstanbul'da yaşamanın, her anı deprem gerçeğiyle yüzleşmek anlamına geldiği biliniyor. 23 Nisan 2025’te meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, bu gerçeği bir kez daha hatırlattı. Birçok kişi, "Yaşadığım yerin zemin yapısı ne kadar sağlam?" sorusunu düşünmeye başladı. Bu endişe oldukça doğal. Çünkü deprem sırasında binanın dayanıklılığı kadar, o binanın oturduğu zeminin durumu da kritik bir öneme sahip. Yani, yeni bir binada yaşamak tek başına yeterli değil; zeminin sağlamlığı da büyük bir faktör.
Zemin Yapısı Nasıl Öğrenilir?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan İstanbul Jeoloji Haritası, İstanbul’daki yerleşim alanlarının zemin özelliklerini anlamak için oldukça faydalıdır. Bu harita, zeminin durumuna göre farklı renklerle işaretlenmiş alanlar sunar.
Açık gri, koyu gri, sarı ve koyu sarı tonları: Bu renkler, İstanbul’daki gevşek, alüvyonlu ve dolgu alanlarını temsil eder. Deprem riski yüksek olan bölgelerdir.
Kahverengi, koyu yeşil, açık yeşil ve kırmızı tonları: Kayaç ve kumtaşı gibi sağlam zeminlere sahip bölgeleri gösterir. Deprem açısından daha güvenli kabul edilir.
Mavi ve mor tonları: Bu bölgelerde zemin yapısı karışıktır. Bazı yerler sağlamken, bazı alanlar daha dikkat gerektirir.
İstanbul’daki Zemin Durumu: Örnek Semtler
Farklı İstanbul ilçelerinde zemin yapısı önemli değişiklikler gösterebilir. Bazı örnekler üzerinden durumu inceleyelim:
Kadıköy: Kozyatağı ve Acıbadem gibi iç bölgeler, yaşlı kayaçlar üzerinde yer alırken, Fenerbahçe ve Caddebostan gibi sahil kesimleri dolgu ve alüvyon birikintilerine sahip, bu da deprem riski oluşturuyor.
Beşiktaş: Etiler ve Nispetiye gibi yüksek kesimler, sağlam kaya zeminleriyle öne çıkarken, Ortaköy ve Bebek gibi sahil bölgeleri daha zayıf zeminler içeriyor.
Şişli: Genellikle kayalık zeminler üzerinde kurulu olan Şişli, dayanıklı zemin yapısıyla güvenli bir yerleşim yeri sunuyor.
Maltepe: İdealtepe ve Küçükyalı gibi iç bölgeler sağlam zeminlere sahipken, sahil şeridi daha yumuşak zeminlere sahip.
Beyoğlu: Galata ve Cihangir gibi tepe alanları kayalık, ancak Karaköy ve Tophane gibi deniz kenarındaki bölgelerde dolgu zeminler bulunuyor.
Sarıyer: Maslak gibi yüksek alanlar sağlam zeminler üzerinde, ancak Tarabya ve Büyükdere gibi sahil bölgelerinde zaman zaman zemin yapısı yumuşak olabiliyor.
Bundan dolayı, sadece bir semtin adı, zemin yapısının sağlam olup olmadığını belirlemek için yeterli değildir. Bölgenin mahalle ve cadde düzeyinde de zemin durumu analiz edilmelidir.
Zemin Tek Başına Yeterli Mi?
Zemin, güvenli bir yaşam alanı için önemli bir faktördür, ancak tek başına yeterli değildir. Deprem güvenliğinin sağlanabilmesi için, sağlam bir zemin ve doğru mühendislik ilkelerine göre inşa edilmiş bir bina gereklidir. Uzmanlar, binanın mühendislik kurallarına uygun yapılmadığı takdirde, zemin ne kadar sağlam olursa olsun, riskin devam edeceğini belirtiyor. Diğer yandan, zemin sağlam olsa da, kötü inşa edilmiş bir bina depremde ciddi hasar alabilir. Bu nedenle ev alırken veya kiralarken, hem zemin yapısını hem de binanın mühendislik kalitesini göz önünde bulundurmak kritik önem taşır.
https://static.bundle.app/studio/f1368e48-85ab-4897-9089-2f6a14e88878/index.html?utm_campaign=Bundle&utm_medium=referral&utm_source=Bundle