Türk dostu olarak bilinen Pierre Loti zamanında Türk basınında oldukça yer buluyordu. Türkleri sevmesi ile bilinen Pierre Loti haliyle merak edilen bir isim oluyor. İstanbul’un en önemli tepelerinden birine de ismi verilen Pierre Loti kimdir? Sorusu sıklıkla soruluyor.

Gelin, Türk düşmanlığının revaçta olduğu dönemde Türk dostu olan Pierre Loti’yi yakından tanıyalım...

Genç Pierre Loti’nin Türkler ile Tanışması

Pierre Loti kimdir? Sorusuna gençliği ile başlamak gerekiyor.

14 Ocak 1850 tarihinde dünyaya gelen Pierre Loti Protestan bir ailenin en küçük çocuğu olarak biliniyor. Asıl adı Louis Marie Julien Viaud olan ünlü yazar 1867 yılında henüz 17 yaşındayken Fransız Deniz Kuvvetleri’ne katılıyor. 

Aynı sene Okyanusya seferi sırasında Tahitili yerliler tarafından kendisine Pierre Loti ismi veriliyor. “Loti” ismi egzotik bir çiçeğin ismi olarak biliniyor. Pierre Loti ismini ilk defa 1881 yılında çıkardığı Bir Sipahi’nin Romani isimli eserinde kullanıyor.

 Türkler ile tanışması ise 1870 yılında oluyor. O yıl İzmir’e gelen Pierre Loti, ilerleyen yıllarda sık sık Türkiye’ye gelmeye devam ediyor. 

1876 yılında önce Selanik’e sonra İstanbul’a geliyor. Bu iki şehirde Türklerin yaşayışlarını inceleyip onlardan oldukça etkileniyor. 1879 yılında ise Aziyade isimli dönemin Osmanlısı’ndan kesitlere yer verdiği romanını yayımlıyor. 

Pierre4Avrupalı Bir Türk Sever

Pierre Loti’nin Türkler için en öne çıkan yanı Türk severliği oluyor. İstanbul’da bulunduğu zamanlardan çok etkilenen Pierre Loti her daim kendisini bir Türk dostu olarak nitelendiriyor. 

O dönem Türkiye’ye karşı olan tutumdan oldukça rahatsız olan Pierre Loti 1913 yılında “Can Çekişen Türkiye” isimli kitabını yayımlıyor. Pierre Loti bu kitapta Batı’nın Osmanlı’ya karşı olan politikalarını eleştiriyor. 

1913 yılında kadar uzun süredir “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak nitelendirilen Osmanlı’nın Avrupalı devletlerce gözden çıkarılması ve her fırsatta köşeye sıkıştırılması Pierre Loti’nin en çok eleştirdiği konulardan oluyor. 

Balkan Savaşları sırasında, I. Dünya Savaşı sırasında ve hatta Anadolu’nun işgali sırasında Türkleri Avrupa’ya karşı hep savunuyor. Türk dostluğu öyle bir noktaya geliyor ki kendi ülkesi olan Fransa’yı bile ağır bir dille eleştirmekten geri durmuyor.

Kendisinin bu tutumu Osmanlı Sarayı’nda sempati ile karşılanıyor. Kendisi 1913 yılında devlet konuğu olarak geldiği zaman Tophane Rıhtımında büyük bir törenle karşılanıyor. Sultan Mehmet Reşat kendisini sarayda ağırlıyor. 

İlerleyen yıllarda Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından da şükranla anılan Pierre Loti, Türk halkının sempatisini kazanıyor. 

Pierre7Türklerin Pierre Loti’ye Teşekkürleri 

Pierre Loti kimdir? Sorusunun sorulmasına en çok sebep olan şeylerden biri de isminin sürekli olarak bir yerlerde görülebiliyor olması. Türk halkının teşekkürü olarak nitelendirilebilecek bu olay Pierre Loti’yi ölümsüz kılıyor. 

1920 yılında İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi" olarak kabul edilen Pierre Loti’nin adına yine aynı dönem bir cemiyet kuruluyor. Daha sonra Divanyolu’nda bir caddeye “Pierre Loti Caddesi” ismi veriliyor. 

Eyüp semtinde bir kahvehaneye de “Pierre Loti Kafesi” ismi veriliyor. Bu kafe günümüzde Pierre Loti Tepesi olarak bilinen yerde bulunuyor. 1942 yılında ise Beyoğlu’nda ismi bir Fransız lisesine veriliyor. 

Pierre1Türk Aydınlarını İkiye Bölen Pierre Loti 

Pierre Loti ne kadar hükümet ve saray tarafından seviliyor olsa da Türk aydınları arasında tartışmalı bir isim oluyor. Türkler hakkında ilk yazı yazmaya başladığından beri Pierre Loti hakkında Türk aydınlarının görüşleri ikiye bölünüyor. 

Bir kesim aydınlar kendisini çok sevip sayıyor. Kendisinin tam anlamı ile bir Türk dostu olduğunu düşünüyor. Diğer kesim aydınlar ise Pierre Loti’nin Osmanlı’nın zayıf ve geri kalmış haline acıyarak baktığını söylüyor. 

Bundan ötürü de aslında Osmanlı ve Türkleri sevdiğini değil acıdığını savunuyor. Pierre Loti hakkındaki bu fikir ayrılıkları cumhuriyetin ilerleyen yıllarına da yansıyor. 

Pierre Loti hakkında olan bu iki düşünce üstüne çokça fikir üretilip yazılar yazılıyor. Bunlara verilebilecek en iyi örneklerden biri olan Abdülhak Şinasi Hisar Pierre Loti’nin samimiyetine inanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. 

Abdülhak Şinasi Hisar “İstanbul ve Pierre Loti” isimli kitabında Pierre Loti’nin yazılarının bazı Türk yazarların yazılarından daha çok millî his barındırdığını dile getiriyor ve ona övgüler yağdırıyor. 

Pierre Loti’yi samimi bulmayan, Türk severliğinin altında başka niyetler barındırdığını düşünenlerden gösterebileceğimiz örnek Nazım Hikmet oluyor. Nazım Hikmet 1925 yılında “Şarlatan Piyer Loti” şiirinde Pierre Loti’yi ağır bir dille eleştiriyor. 

Hatta bu şiirinde Pierre Loti’yi "Çürük Fransız kumaşlarını yüzde beş yüz ihtikârla şarka satan" bir burjuva olarak nitelendiriyor.

Editör: Şeyma Yıldırım